Otomotiv Start-Up’ı NamX, yakıt hücresine hidrojen sağlamak için Pininfarina tasarımı ve çıkarılabilir kapsüller ile ilk konsept otomobili HUV’u ortaya çıkardı.
Hidrojenin pil-elektrik gücüne göre bazı avantajlarına rağmen, hidrojen yakıt hücreli araçların yakıt ikmali altyapısı eksikliği menzili sınırlandırıyor. NamX HUV’un ele almak istediği konu tam da bu.
Aracın şekli ve profili, tasarımcı Thomas de Lussac’ın hem bilim kurgu hem de klasik Amerikan arabalarına olan tutkusu sayesinde bazı ilginç fütüristik dokunuşlara sahip olmasıyla birlikte, modern bir elektrikli SUV’a benziyor.
Örneğin ön aydınlatma imzası, büyük üçgen ızgaranın üzerindeki bir ışık çubuğunu farlarla ve daha aşağıda çapraz geçiş yapan diğer iki yatay ışık şeridini birleştirerek etkileyici bir üçgen geometrik etki yaratıyor. Bununla birlikte, arka kısmın tasarımı da oldukça dikkat çekiyor. Pininfarina, firmanın arkadan öne tasarladığı ilk otomobilin bu olduğunu söylüyor. Çift LED ışık çubuğu, coupé tarzı tavan çizgisinin arka güverte ile birleştiği yerin hemen altında uzanıyor.
Taşınabilir Hidrojen Kapsülleri
Tasarımı oldukça göz alıcı olan bu aracın yine de en dikkat çekici yanı yenilikçi çalışma stili oluyor. Tamponun hemen üzerinde yer alan şeffaf panel, aracın nasıl çalıştığına dair ipuçları veriyor.
Şeffaf panelden görülebilen, büyük bir yerleşik hidrojen yakıt deposuna sahip olan NamX’in altı çıkarılabilir ve taşınabilir hidrojen bölmesi (yuvarlanmış bir yoga matı boyutunda) elle taşınabilir ve arkaya kolayca yerleştirilebilir.
Buradaki fikir, yakıt ikmal istasyonlarının nadir olabileceği uzun yolculuklar yaparken sürücülere menzillerini genişletme seçeneği sunmak oluyor. NamX HUV, tank ve kapsüller doluyken 800 km yol alabilir.
Firma, ikincil tanklar olarak kapsüllerin kullanılması, yeni, tamamen merkezi olmayan, isteğe bağlı bir enerji dağıtım modeli aracılığıyla özel araçlar için büyük ölçekli hidrojen dağıtımının kapısını açan bir yenilik olduğunu belirtiyor.
NamX, kendisini “yeşil hidrojen sayesinde insan hareketliliğini ve çevre korumasını büyük ölçekte uzlaştırmayı amaçlayan bir Afro-Avrupa endüstriyel ve teknolojik girişimi” olarak tanımlayan nispeten yeni bir operasyon olarak karşımıza çıkıyor.
Burada “yeşil” hidrojene yapılan vurgu da önemlidir. Çünkü, dünya çağında yaygın olarak kullanılan bir tür olan “mavi” hidrojen, doğal gazın bir yan ürünü olarak özellikle karbon yoğun bir işlemle yapılır ve çevresel faydalarını ortadan kaldırır. Yeşil hidrojen ise sudaki hidrojen ve oksijeni ayırmak için elektrikle üretilebilir ve bu çok miktarda enerji gerektirse de, potansiyel olarak rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklarla çalıştırılabilir.